Popüler Yayınlar

9 Şubat 2017 Perşembe

DC, STEP ve SERVO MOTOR KULLANIM FARKLARI

Beyler bayanlar, merhaba!

Bugün size motorlardan bahsedeceğim...

Hepsi motor değil mi kardeşim? ne fark eder? al birini kullan işte! diyorsanız çok yanlış gelmişsiniz.
Bu yazımda çok fazla teknik bilgiye boğmadan sadece kullanım olarak farklarından bahsedeceğim. Projeniz için motor arıyorsanız burayı okumadan seçmeyin derim.

DC Motor: DC motor basittir: Gücü verirsin döner ve genellikle yüksek rpm le yani yüksek hızla dönerler. Hız kontrolleri pwm ayarlanarak yapılır. Robot projelerinde yürüyen akşamlarda vazgeçilmezdir. Ama hassas olarak kontrol edemezsiniz. Yani pwm i arttırmayı arabada gaza basmaya benzetirsek, şu kadar döndüreceğim motoru diye gaza basan var mı? yok :) Dolayısıyla motorun dönüş sayısını ayarlamak istiyorsanız geçelim step motora.

Step Motor: Step motorlarda motor adım adım döner ve böylece istediğiniz sayıda tur attırabilirsiniz. Örneğin basit bir asansör projesinde kullanılabilir. Mesela 1. kat için 100 tur, 2. kat için 200 tur döndürebilirsiniz. Step motorun adımları bir açıya tekabül eder. 1.8 derece, 5.4 derece gibi...Düşük açılı bir motor daha hassas demektir. Alacağınız motorun adım açısı datasheetinde yazar, bakın ona göre alın. 

Servo Motor: Bu motor çeşidi 1 tam tur bile dönemez, sadece belli açılarda dönüyor. Örneğin 120 derecelik bir servo alırsanız sadece +60 -60 derece arasında hareket edebilir. Bu genellikle kıskaç gibi şeyleri açıp kapatmak için veya kameraları sağa sola çevirmek için kullanılır.









27 Ocak 2017 Cuma

HABERLESME 1 (AMPLITUDE MODULATION)


DERS 1.
Merhaba arkadaşlar, bugün aldığım flaş kararla sizlere haberleşme 1 dersini kendi çapımda anlatmaya çalışacağım. İlk konumuz Modulation. Türkçeye  Modülasyon diye çevirebiliriz ama internetteki diğer kaynaklarla tutarlı olması için yazının devamında konuyu Türkçe anlatıp terimlerin İngilizce adlarını kullanacağım. Yani  modulation aşşağı, modulation yukarı gibi :)

MODULATION

Bundan sonra çok sık kullanacağımız için öncelikle bir tanımlama ile başlayalım. Modulation, düşük frekanstaki bir sinyali "bir şekilde" yüksek frekanslı bir sinyale çevirmektir. "Nasıl yani bir şekilde ya, bu yazar da bir şey bilmiyor ellaaam" diyorsanız büyük ihtimalle Yozgatlısınız... ellaam kelimesini en çok onlardan duydum da...Gelelim haklı sorunuzun cevabına: düşük frekanstaki bir sinyali yüksek frekanslı bir sinyale çevirmenin çeşitli yolları var ve yazının geri kalan bölümü zaten onlara ayrılmış durumda. Bir tanesi ile başlayalım.

1. AMPLITUDE MODULATION


Türkçesi genlik modülasyonu olan amplitude modulation daha çok şuralarda kullanılıyor tarzı geyik kısmı geçip direk işin arkasındaki mantığı anlatayım, zaten işin geyik kısmını başka birçok yerden bulabilirsiniz.

Şimdi göndermek istediğimiz sinyalimiz m(t) olsun. Yani atıyorum bir ses sinyali olabilir ve biz bu sinyali bir yere göndermek istiyoruz, hadi gönderelim o zaman diyemiyoruz. Sebebi şu: bu elimizdeki sinyal düşük bir frekansa sahip, dolayısıyla yüksek bir dalga boyuna sahip. Anten yapımında dalga boyu yüksek sinyaller için daha büyük anten boyu gerekmekte ve mühendisler şuana kadar m(t) leri direk göndermiş olsalardı çevremizde yüzlerce metre uzunluğunda antenler görüyor daha da kötüsü bazılarını taşıyor (yook artıık) olucaktık. Yani sorun belli: m(t) yi gönder ama yüksek bir frekansla gönder...

m(t) yi yüksek frekansla göndermek için kullanılan yollardan biri m(t) yi yüksek frekanslı bir sinyalle çarpmaktır (matematiksel çarpım tabi) ki buna amplitude modulation denir. Bu yüksek frekanslı sinyale carrier signal denir. Yani Türkçesi taşıyıcı sinyal. Örnek bir carrier signal : A*cos(2pi*fc*t)
Burada baştaki A dediğimiz şey carrier signal in büyüklüğü, fc carrier signal in yüksek frekansı, t ise zaman anlamına geliyor. Alttaki resimde en üstteki sinyal m(t), ortadaki carrier signal ,en alttaki de ikisinin çarpılmış hali, yani artık düşük boyutlu bir antenle gönderebileceğimiz sinyal. Gördüğünüz gibi m(t) sinyalimizin genlik  özelliğini yitirmeden frekansını arttırmış olduk.
figüre 1: kim kimi çarpıyor :)



Peki m(t)  ile A*cos(2pi*fc*t) i çarpınca ne oluyor. Time domain de pek belli olmasa da frequency domaine bakınca frekanstaki artış görülebilir. Bildiğiniz gibi time domainde basit bir çarpım işlemi frequency domainde convolution işlemine tekabül ediyor. Ozaman üstteki 2 sinyalin frequency domaindeki hallerine bakalım.

m(t)------------------->M(f)     (nasıl geçtm frequency domaine şak diye 😛 )
Acos(2pi*fc*t) ---------------------> (1/2) *( delta(f-fc) + delta(f+fc))  Aşağıdaki resimden time domainden frequency domaine geçiş daha net görülebilir.
figüre 2: Aşağıdaki resim :)

M(f) ile üstte görünen delta fonksiyonlarının convolution' ları frequency 'de kayma ile sonuçlanacaktır. Alttaki resimde örnek bir M(f) için sonuç görülebilir.
figüre 3: Sıradan bir M(f) ve carrierle çarpılmış halinin frequency domaindeki hali

Evet gördüğünüz gibi mesaj sinyalimizin frekasnı + ve - yönde kaydı. Ve biz antenimizden bu kaymış sinyalleri gönderiyoruz. Eğer ikisini de gönderirsek buna double side band deniyor. Ama farkettiiğin üzere sinyaller simetrik ve ikisini de göndermek gereksiz, eğer sadece bir taraftakini gönderirseniz buna da single side band deniyor ve önceki duruma göre yarı yarıya enerji tasarrufu sağlıyoruz. Şimdi,  aşağıdaki resim daha mantıklı gelebilir. Hatırlatmak açısından üstteki sinyal mesaj sinyali, ortadaki carrier, alttaki de sonuçtaki frekansı kaymış mesaj sinyali. Umarım faydalı olmuştur. Bir sonraki derste başka bir modulation tekniği olan frequency modulationu anlatacağım.








4 Ocak 2017 Çarşamba

ODTÜ ELEKTRİK ELEKTRONİK MÜHENDİSLİĞİ

ODTÜ ELEKTRİK ELEKTRONİK MÜHENDİSLİĞİ

Evet,  LYS den iyi bir puan aldınız ama mühendislik mi tıp mı ikilemindesiniz. Veya "mühendislik istiyorum amaaaa  ODTÜ mü X üniversite mi " diyorsunuz değil mi? Değilse zaten siz kararınızı vermişsiniz hayırlı olsun diyelim. Burdan gerisini okumanıza gerek yok (böyle bi araba reklamı vardı galiba) geriye kalanlar, siz devam edin , bakmayın onlara  :)

ODTÜ Elektrik Elektronik benim tek tercihimdi, şimdi 4. sınıftayım ve burası zor bir b'ölüm'.


Daha önce elektronik aletlere merakı olmayanlar! hiç korkmayın, bölüm öyle hayalinizdeki gibi her gün bilgisayar başında çılgın yazılımlar yaptığınız bir yer değil, en azından lisans için. İlk 3 sene lisenin devamı gibi. Sadece konular  daha zor. Yani bir elde kalem, bir elde kağıt soru çözmeye devam :) Bu 3 senede her nekadar "sağlam teorik altyapı" öğretiyoruz dense de ben çok çok gereksiz bir zaman kaybı olarak görüyorum. Anlayacağınız, kullanmayacağımız bir dolu şeyi öğrenmeye devam...Şimdi buradan gerisini sık sorulan sorular gibi yapmak istedim. Bu soruları kim sordu, ne sıklıkla sordu.. bunlar muamma...

SSS

Soru:  kimler bu bölüme gelmeli?
cevap: Şimdi kendinize sorun, hayatta en çok zevk alığınız şey ders çalışmaksa buyrun efenim, bölüm sizi bekliyor. Yok sizin için ders çalışmak gerektiği zaman yapılan bir iş ise...  kaçııııııın !!!

Soru: Bitirmek zor mu?
cevap: Çok şükür ben kalmadan atlattım ama özellikle 2. ve 3. sınıfta derslerden kalan çok olur, bunun sebebi kısaca dersi öğrenmemeniz değil dersi diğer arkadaşlarınıza göre daha az öğrenmenizdir. "nasıl ya " diyorsanız iki adet soruyu Google a yazın. (cem yılmaz mode on)
1. curve nedir
2. nasıl altında kalınır
(cem yılmaz mode off)
kısaca zordur .

Soru: Sosyal imkanlar açısından bölüm nasıl?
cevap: "Sosyal mi" , "kim sosyal" ," bazarda sosyal mosyal görmedim". Yani şair burda diyor ki yok öyle bir şey.

Soru: Akademik kalite nasıl?
cevap: Hem hocalar hem de asistanlar bilgi anlamında tartışılmaz iyiler, eleştirmeyi seven biri olarak bu noktada bir şey diyemem, zaten hocaların hepsi yurtdışı tecrübesine sahiptir. Öğrenciye davranış olarak da %90 ı iyidir. Total olarak, bana göre top3 = Çağatay Candan , Serdar Kocaman, Murat Eyüpoğlu. Tabi başka çok iyi hocalar da var ama malum top3 e 3 kişi sığabiliyor.

Soru: 3. sınıfta iş teklifi geliyor mu?
cevap: Bunları kim uyduruyor ya, şirketlerin işi yok seni arayıp bulacaklar... Bu ancak staj yaptığın yerden teklif gelirse olabiliyor örneğin bana iki stajımı yaptığım yerden de mezun olunca gel dediler umarım unutmamışlardır :)

Soru: Bölümdeki insanlar nasıl karakterde?
 cevap: Niteliklerinden önce niceliklerine bir bakalım... senede yaklaşık 220 kişi alınıyor, dolayısıyla çok çeşitli insanlar mevcut. Evet benciller burada, hırslılar, fesatlar, yılanlar, çiyanlar ...yok okadar da değil :) Bunlar olduğu gibi "insan" kelimesinin hakkını veren çok iyi insanlar da var.

Soru: Çıkmış sorular diye bir şey varmış, onlara çalışan dersten  kalmıyormuş diyorlar.. doğru mu?
cevap: Yerin 2 metre altında özel bir odada muhafaza edilen çıkmışlara ulaşanın sırtı yere gelmezmiş...Bu da ayrı bir efsane. Çıkmışlar zaten bölümde yerin 2 metre altındaki kırtasiyede 5-10 Tl ye satılıyor ve almayan 1  kişi bile yok, yani dersten kalan kişiler bunlara ulaşamamış değiller, çıkmışlar sadece çalışmak için iyi bir kaynaktır, hepsi o.

Soru: Peki Arif Can diye biri varmış, kimdir O?
cevap: Kendisi bölümün "bug" ıdır. Zamanında ödev, sınav, lab presi vb. dosyaları yandex ve dropbox arşivinden paylaşmış saygı duyulası bir insandır. Nefesinizi kesmeye çalışan bölümde size nefes alma şansı sunar bu arşiv.


Son bir tavsiye:
ODTÜ EEE zorla okunacak bir bölüm değil, aslında normal şartlarda okunacak bölüm de değil. Gelmeyin, pişman olursunuz...
Gelirseniz,
4 sene boyunca kendi limitlerinizde çalışıp karşılığında iyi notlar alamamaya, ODTÜ deki sosyalliğin içinde asosyal yaşamaya, bazı günler çalışarak sabahlamaya, uykusuzluktan sızana kadar çalışmaya, stresten derste tırnaklarını yiyen insanlarla aynı sıralarda oturmaya veya direk o insan olmaya, ödev erteleyen hocaya itiraz eden arkadaşlara sahip olmaya hazır olun. Veya alternatif bölümlere yönelin, hayat sadece tıp ve mühendislikten oluşmuyor ve aslında başka bir açıdan bakınca bu iki meslek grubundakilerinki de hayat  mı be? Son olarak tekrar söylüyorum, hayata karşı duyarsız değilseniz, gençlik döneminiz için hayalleriniz varsa, kısaca hayatı ertelemek istemiyorsanız gelmeyin! Sen niye bırakmıyorsun derseniz, son sınıfta bırakmak zor geliyor diyelim. İçinde şemsiye geçen bir söz var, o da kullanılabilir tabi :)



1 Ekim 2016 Cumartesi

Linux Yaz Kampı 2016

Merhaba arkadaşlar,

Bu yazımda sizlere bizzat benim de katıldığım Linux yaz kampı 2016 hakkındaki gözlem ve görüşlerimi belirteceğim. Öncelikle, başvuru sürecinden başlayalım. Aşşağıdaki adreste, başvuru döneminde açılan linkten kampa başvurabilirsiniz.
  
kamp.linux.org.tr

Basvuru Süreci

Genellikle temmuz ayında alınan başvuruların değerlendirilmesinde öncelik bilişim alanında çalışan veya okuyanlara veriliyor, ama bu alanlarda olmasanız da basvuru ekranında neden kampa katılmak istiyorsunuz sorusuna çok istekli olduğunuzu belirten bir cevap yazarak da kampa alınma şansınızı artırabilirsiniz. Örneğin, kendi sınıfımda henüz lise 1 e giden bir arkadas, bir okul idarecisi, hatta mobilyacı biri dahi mevcuttu. Bu arada, bu alanlarda çalışanlar veya okuyanlar da "tamamdır, bitti o iş, kesin alınırım, beni almaycaklarsa ohooo vb." şeyler düşünüp dediğim alana saçma veya tatmin edici olmayan cevaplar yazarlarsa alınmayabilirler. Örneklerini gördüm. Gelelim hangi kursların açıldığına... Her sene gönüllü eğitmenlerin sayısına bağlı olarak dersler ve kontenjanları değişebilmekte, fakat 2016 döneminde olan dersleri assağıda belirttiğim adresten görebilirsiniz.

Dersler

Derslerin Kalitesi 

Evet kampa kabul edildiniz, gitmeye hazırsınız ama kafanızı kurcalayan bir şey var... Acaba yaz tatilimden 15 gün vermeye değecek mi bu kamp? Cevap aslında size bağlı. Ben java sınıfındaydım ama diğer sınıflardaki arkadaşarımdan gördüğüm kadarıyla onlar da benle aynı şeyi düşünüyor. Hocalar, ders verdikleri alanlarda halihazırda sektörde çalıştıkları için, bilgi anlamında sorun yaşamadıkları gibi aynı zamanda iş hayatında, aldığınız eğitimin pratik kullanımı konusunda ciddi bilgilendirmeleri oluyor. Bu anlamda, bu kamptaki eğitimi üniversitelerde kinden yararlı buluyorum. Tabi bu dediğim kişisel düşüncem. Üniversitelerde dersin özü detayların içinde kaybolabilirken, kampta direk işin özünü anlatıyorlar. Detay öğrenmeyi sevenler olucaktır ama ben bu grupta değilim.  Bir nevi okul-dershane olayı gibi düşünebilirsiniz. Tabi bu benzetmede dershane AİBÜ oluyor:)
AİBÜ


Barınma İhtiyacı

Barınmayla başlayalım. Kızlara iyi, okuyan erkeklere bir iyi bir kötü, çalışan erkeklere direk 2 kötü haberim var. Kızlar Abant İzzet Baysal Üniversitesi kampüsü içindeki kyk yurtlarında kalıyorlar. Derslerin işlendiği binaya yürüyerek 5 dk ye gelebilirler. Yurt için ne kadar ödediklerini tam bilmesem de ,eğer erkek yurduyla aynıysa, günlüğü 12 TL diyebilirim. Okuyan erkekler de kyk yurdunda dediğim fiyata kalabiliyor fakat onların yurdu kampüs içinde değil şehir merkezinde. "hoaydaaaa" dediğinizi duyar gibiyim ama bekleyin çalışan erkeklere şimdi vericeğim haberden sonra birlikte daha gür bir ses çıkartırsınız. Çalışan erkekler kyk da kalamıyor bunun yerine şehir merkezindeki özel yurtlarda konaklıyorlar, fiyatları konusunda net bilgi sahibi değilim. Merak edenler için erkek kyk yurdu odaları 4 kişilik. Odada 4 yatak, 2 masa, 2 sandalye, 1 mini buzdolabı, 4 küçük eşya dolabı var. Ayrıca her odanın kendi tuvalet ve banyosu da mevcut fakat klozet tipi tuvalet sevmeyenler odada kini değil yurt yemekhanesinin tuvaletini kulanabilirsiniz.
 Erkek KYK yurdu Odası(Odanın yarısı)



 Yurdun Bahçesi


Yemek İhtiyacı

Yemek ihtiyacı için yurttaki yemekhane, okuldaki yemekhane, okuldaki restaurantlar veya arabanız varsa şehir merkezindeki restaurantları kullanabilirsiniz. Yurttaki ymekhanede kahvaltı çıkıyor ve fiyatlar makul düzeyde. Ben neredeyse hergün 1 yumurta, 1 simit, 1 çay, bir dilim kaşar peynir ve 12 zeytin alıp 2.5 --3 TL ödüyordum. Aradaki dalgalanma zeytin sayısıyla ilgili. Aynı şekilde yurt yemekhanesinde akşam yemek de çıkıyor ve 1 tabak yemek 3 veya 4 Tl oluyor. Tabi gün içinde okulda olduğunuz için şimdi geçelim okuldaki yemekhaneye. Kampın ilk günlerinde ev sahibi üniverstie ile tam anlaşılamamsı sebebiyle yemekhanede yemek fiyatı 8 TL iken 3. veya 4. günden itibaren 1.75 Tl ye düştü ve öyle devam etti. Yemekhane yemekleri gayet yeterli ve lezzetliydi. Son olarak, okuldaki restaurantlarde fiyatlar değişebilmekte ama simit çay la idare ederim diyosanız 2 lira ya bu işi halledersiniz. Şehir merkezinde çeşitli yemek alanları var. En meşhuru Kubbealtı adında bir gözlemeci, biraz pahalı olsa da en azından 1 kez gitmenizi tavsiye ederim. Ayrıca yemek için olmasa bile, Bolu merkezi görülmeye değer.
Bolu'da Sıradan Birgün


ve Ulaşım 

Bolu kartınız yoksa, ki muhtemelen yoktur, belediye otobüslerine binerken şoför size 2 basmalık bir kartı 5 TL ye satıyor. Yani 1 binişiniz 2.5Tl oluyor. Bunun yerine okuldaki satış yerinden 5 TL ye yetişkin bolu kartı temin eder ve buna para yükleyerek binerseniz,  1 binis 2 TL ye geliyor ve 15 günün sonunda daha ucuza gelmiş oluyor. Ama ilk gün şehir merkezine gider ve öğrenci bolu kartı alırsanız tabii ki en ucuzu bu oluyor ama tam emin olmadıgım için fiyatını yazamıyacağım.

Kritik Bilgiler

Buraya kadar formal bilgileri verdikten sonra gelelim bazı özel bilgilere.
*Bilinçli  müslümanlar için mescit yerleri: erkek kyk yurdu 3. kat, okul çarşı zemin kat, okul ders görülen bina 2. kat.
* Kampta sadece 1 günlük tatil oluyor ve 14 gün ders yıpratabiliyor.
* Kampüs içinde bir de göl var. bkz. yok aa..
Kampüsteki Göl (Evet erinip yanına kadar gidemedim :)


*Plakası yanlış hatırlamıyorsam 7443 ile biten otobüse özellikle gece binin. Neden mi? Neco dayının otobüsüne gece binilir de ondan.
bkz. Oturmaya mı geldik?